DİĞER
“Ahmet Büke denizi bir mücadele alanı olarak ele alan yazarların izinden gidiyor. Bu mücadelenin kendine özgü ahlakını ve bu ahlakın bozuluşunu anlatmayı yeğliyor. Denizin insan zihnindeki bilinmezlere, vaatlere ve özgürlük fikrine karşılık gelen imgesi ise çok sonra ortaya çıkıyor.”
"Pınar Kür kurguya büyük önem veren ve bunu ilk kitabından başlayarak ustalıkla başaran bir yazar olmakla birlikte, kendini kurgunun arkasına fazlasıyla saklayan bir yazar değildir. Özellikle romanlarında hemen her zaman kendi akranı diyebileceğimiz kişileri yazar. Bu da onun kendi kuşağının dönümlerini tam zamanında yakalamasına yarar."
"İyi bir yazarın çevirdiği yazarlara bakarkenki içgörüsü benzersiz bir şeydir."
"Pınar Kür’ün öykülerinin dikkat çekici bir başka özelliğini de olayların kurgulanışında görürüz. Hikâyesi anlatılan, hayli sönük, solgun bir 'yaşamama' hali de olsa, öykü ilerledikçe çözüleceğini umduğumuz, kapalı, merak uyandıran bir şeyler vardır ortada."
"Dede Korkut hikâyelerinde en sevdiğim, en hayran olduğum karakter Banıçiçek. Onun özgünlüğü tek başına hikâyeleri bir başyapıt yapmaya yeter bence. Banıçiçek, Bamsı Beyrek’in karısı. Araştırmacılar Bamsı Beyrek ile Odysseus, Banıçiçek ile de Penelope arasında paralellik kurarlar. Ama bence Banıçiçek Penelope’den daha ilginç bir karakterdir."
Onetti’yi sevmek, ondan zevk almak bugün özellikle yazarlardan oluşan daha dar bir izlerçevre içinde bir çeşit ayrıcalık haline gelmiştir, bir mecburiyet değilse eğer. “Yazarların yazarı" gibi bir konum. Şöhretlerden “blurb”ler, arka kapak yazıları bu konumu sergiler ve pekiştirir. Onetti’nin bazen çıldırtıcı, sık sık yorucu ve hemen her zaman hazine-benzeri kitaplarından söz edeceğim; ama kent de, kentsel yeraltı da, yabancılaşma ve beyhudelik duygusu da Güney Amerika’da romana ilk onunla girmiş değildir.
Shakespeare'in soylu bir ailenin düğünü için yazdığı sanılan Bir Yaz Gecesi Rüyası, tam bir karnaval havasındadır. Aleksandar Popovski, oyunu ritmik ve hızlı bir kabare gibi sahneye koyuyor
Yıl 2017’ydi ve Orwell’in 1948 yılında yazdığı 1984, listelerin zirvesindeydi. Aynı nehirde iki kere yıkanmak mümkün, eskiye geri dönmek olası değildi...
Pelin Buzluk’la ihraç sürecini, bu süreçte yaşadıklarını, öykülerini ve Sait Faik Hikâye Armağanı’nı konuştuk...
Bu yıl 63'üncü kez verilen Sait Faik Hikâye Armağanı’nın sahibi kısa süre önce KHK ile bakanlıktaki görevinden ihraç edilen Pelin Buzluk oldu
Çalakalem yazılmış metinler dünya durdukça yazarlarına zarar verecek şekilde kitap raflarında yerlerini alıyor...
Sevgi Soysal'ın "Deli Tank ve Çocuk" öyküsü, varoluşu bir kapanıma dönüştüren, herkesi bir diziselliğe hapseden toplumsal koşullara işaret eder...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık